alev'in dünyası

Thursday, November 30, 2006

günler, aylar gelip geçiyor.

Günler hızla akıp gidiyor, ben bir türlü oturup iki satır bile olsa b irşeyler karalayamıyorum. Vakit sıkıntım yok, çok rahatlıkla hergün yazabiliyorum ama bir türlü yazamıyorum. Bu aralar kendim yazmak yerine, sessiz sedasız blog takip etmeyi tercih eder vaziyetteyim. Hergün mutlaka bakmam gerekenler var, arada bir fırsat bulursam göz attıklarım var, son olarak da yeni keşfedip ara sıra bakar olduğum ve sürekli takip eder olduklarım var. Yani bu aralar, bu şekilde daha mutluyum sanki...

Yokluğumda pek çok şey oldu sana haber vermediğim.Birinci haber, ki en önemlilerinden bence, Mutfak Pencerem Tata ile tanıştım, aslında birlikte çok zaman geçirme fırsatımız olamadı, bizim mağazayı görmüş dolaşırken kısacık kapıdan da olsa uğradı, hatta çok yakın oturuyormusuz Alsancak'ta...Ben Tata'yı gördüğüme ve tanıştığımıza çok memnun oldum, çok sıcak bir insan, gitmeden önce alasmarladık diye tekrar uğradı ki, bu çok ince bir davranış.En son pazar günü bizim evin çok yakınında kurulan pazarda rastladım ona, sadece selamlaşabildik. İnşallah tekrar geldiğinde görüğşürüz, aturup sohbet etme fırsatı buluruz, muhtemelen dün evine döndü, çarşamba dönüyorum dedi yanlış hatırlamıyorsam...EVİNE HOŞGELDİN TATA...

İkinci haber ise gayet sevimsiz hatta yazmak bile istemediğim bir şey. Bizim mağazanın olduğu caddede bir mağazaya saldırı yapıldı, mağaza çalışanına taciz girişimi, çok üzücü, anlatmaya kelimeler bulamıyorum. Güpe gündüz, günün en hareketli saatinde, inanılır gibi değil, allahtan tacizci hemen yakalandı da yaptığı yanına kar kalmadı.(Bu sinir bozuu konuyu daha fazla anlatıp sinir bozmak istemiyorum,söylenecek çok şey var, aynı zamanda da hiç bir şey yok. İğre nç ötesi bir durum. Tüm gazetelerde ve TV kanallarında yeterince gösterildi zaten...)

Üçüncü haber en az taciz olayı kadar iğrenç bir haber.Bunu konu bile etmeye değmez aslında ama yine de seninle paylaşmak istiyorum. Bir bakıma dedikodu yapıp rahatlamak istiyorum belki de. Çok yakınımızda bir komşumuz var, çok sıcak ilişkiler içinde değiliz kendileriyle, ama birbirimize düşman da değiliz, en azından biz değiliz...Bugün yaşanan sevimsiz olayla ilgili, aynı saldırı size olsa, sizi kurtaran olmazdı demişler bizimle birlikte çalışan Ö.hanım'a. Kız anlatınca inanamadım, üzüleyim mi, bu konu üzerine düşüneyim mi bilemedim, ha, şunu da biliyorum ki, bu konu üzerine kafa yormaya gerek yok, cahilliğine verip uzatmamak en doğrusu ama, insan hangi ruh halinin böyle konuşmaya sebep olduğunu da düşünmeden edemiyor.Hele, hemcinsi böyle düşününce...Allah kimseye böyle bir durum yaşatmasın, kurtaranı olsada olmasada...

Bu kadar tatsızlıktan sonra, güzel şeylerden bahsedeyim. Geçtiğimiz bayram ,taşınma telaşından, işyerinin de verdiği yorgunluktan hiçbir yere gitmemiştik, ama bayramı evde yapayalnız geçirmek de pek hoşumuza gimemişti açıkcası.Bu bayram da aynı şey olmasın diye, Prag'a gitmye karar verdik, tatilin yeniyıl akşamını da içine alması ayrı bir hoşluk oldu. Gerçi ben 2001 yılını da Prag'da karşılamıştım, benim için Prag'da yeniyıla girmek değişik olmayacak, çünkü daha önce tecrübe etmiştim, ancak, Hakan hem daha önce Prag'a gitmediğinden, hem de yurtdışında yeni yıla girmek istediğinden buna karar verdik. Zaten Prag harika bir şehir, masallar diyarı gibi, tekrar gitmek tam süper olacak...

Geçtiğimiz hafta misafirlerimiz de vardi, benim canım arkadaşım ve onun erkek arkadaşı bizimleydi, onlarla da çok iyi zaman geçirdik, hatta canım arkadaşım çok uğurlu geldi, geçtiğimiz hatfa iyi bir haftaydı işyerinde...Hatta onun arkadaşları da geldi, hep adını duyduğum ama tanışma fırsatı bulamadığım arkadaşları ile de tanıştım, iyi vakit geçirdik...

Bu aralar epey kilo aldık karı koca....Doyma hissimi keybettim gene, allahım bu kadar mı olur, akşam eve geliyorum uyuyana kadar yiyorum ya, kendimden iğreniyorum artık, sabahları tok uyanıyorum. Her sabah diyete giriyorum ama öğleye kadar sürüyor diyet, saat en geç 14.00 itibariyle bünye diyetten çıkıyor, sabah ayna karşısında ağlamaklı olan ben değilmişim gibi.Ama bu sefer kesin kararlıyım, zayıflayacaksam kendim başaracağım, diyetisyene, karboksiterapiye filan gitmek yok, kızım, beceremiyorsan bundan sonra şişman dolaşırsın, kendini böyle kabul edersin, olay bundan ibarettir yani...Artık, şişko, basiretsiz ve incelip kalınlaşmaktan yalama olmuş bir tipim artık...(üç nokta olayını abartmış haldeyim görüldğü gibi)Bugün Çitos'l konuştuk telefonda o da kilo almış, bu bizim ailede klasik haline geldi anlaşılan...En azından tatile gidene kadar 1-2 kilo versem iyi olacak, orda rahat etmek için, fazla kilo insanı rahatsız eder ya, yürürken daha rahat edebil mek için, orda da acayip yeriz zaten, porsiyonları zaten çok kocaman...

3 Comments:

At 4:02 PM , Blogger tata said...

Hakkimda yazdiklarina tesekkürler sevgili Alev. Sen de cok cicisin!
Taciz olayi sirasinda ben de liseden arkadaslarimla Reyhanda oturuyordum, cok kötü olduk! Eski anilarimiza daha bir siki sarildik.
Prag anilarini bekliyorum.
Sevgiler

 
At 1:56 PM , Blogger Asortik Krep said...

Ben şu kısmı anlamadım olayı bilmediğimden..Taciz sizin dükkanda mı olsa karışmazlarmış yoksa Ö.Hanıma mı olsa ? Yani hedef sizmisiniz? Yoksa komşu bir dükkan mı?

 
At 9:37 PM , Blogger allevk said...

merhaba Tata, evine tekrar hoşgeldin...

selam asortik krep, sana kısaca söyle açıklayayım durumu, bize yakın mağazalardan bir tanesinin çalışanları bizden pek hoşlanmıyorlar,nedenini bilmiyoruz, sizin başınıza birşey gelse biz size yardım etmeyiz demek istiyorlar herhalde.

 

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home