alev'in dünyası

Thursday, June 22, 2006

oley, annem geldi...gerisi boş.....

yaşasın annem geldi bu sabah.Saat 7,00 civarında geldim diye telefon etti. sabah 8'e 10 vardı servisten indiğinde.ben paldır kültür indim aşağı karşılamak için. ben herzamanki gibi panik halinde asansöre koştuğumdan ne gözlüğümü takmışım ne telefon almışım yanıma, doğru servisin son noktası olan alışveriş merkezinin önüne koştum.Ama etrafımı göremiyorum, annemi bulamıyorum, panik oldum, sersem tavuk gibi ordan oraya koşturmaya başladım. acaba annem apartmana doğru yürümüşmüdür diye geri dönüş yoluna giderken annemin seslendiğini duydum. Bu arada, annem midesini bozmuştu acayip ishal durumları vardı, 2 gündür yemek yemiyordu sadece ekmek, çay belki peynir. Gene acayip sıkıştırmış ishal. Valizi var kendisi gelemiyor, panik halinde beni arıyormuş, sonunda canım kocamda kendini atmış sokağa, ufacık yerde 3 kişi birbirimizi bulamadak yani. Neyse, biz annemle buluşmayı becerebilince, eve geldik,tabi saftirik ben anahtar almamışım, gözlüksüz göremediği halde, gözlüğünü unutan insan, anahtar almayı akıl edebilir mi allsen. Tabiki anahtar yok,ev kapı duvar, kocam yollarda annemi ve beni arıyor biz eve geliyoruz kapıyı açan yok,annem zaten bir fasıl kaçırdı ,ikinci ishal kapıda bekliyor, tuvalet de tuvalet....Velhasıl, allahtan canım kocam telefon almış yanına da, annemin telefonuyla aradık da geldi eve.İçeri girebildik annem attı kendini banyoya.
Böyle bir aksiyon yaşadık sabah sabah.
Bu arada, biber dolması canım kocamın dediğine göre mükemmel olmuş, ben yemedim, malum diyet durumları, ama görüntüsünden anladığım, sanki iç malzemesini biraz daha fazla koysaymışım daha dolgun görünecekmiş gibi geldi. Pirinçler çok şişerde patlarsa diye çok doldurmamıştım. Demeki, zeytinyağlılarda pirinç zaten iç malzemesi hazırlanırken piştiğinden çok fazla şişmiyormuş. Bu vesileyle de tecrübe etmiş oldum, bir müsübet, bin nasihat durumu.Mozaik pasta, malum hep pek bi güzel olur. Onda sorun yok, ama annem yiyemeyecek herhalde. Belki akşam üzerine doğru biraz düzelirse, tadar en azından.
Bugün teyzem gelecek, o buranın karşı tarafında oturuyor, annem de yarın akşam üzeri Akyaka'ya dönecek, ben teyzem bu akşam bizde kalsın istiyorum, abla, kardeş daha fazla görüşürler.Herhalde teyzem'de kalmak ister.
Sabah 9,30da karboksiye gittim. Yeni doktor hanımdan diğer üyeler de memnun değilmiş, herkes onun olmadığı saatleri tercih etmek istiyorlarmış. Zaten topu topu 3 üyeye uygulama yapmış, herhalde şikayetini dile getiren bir tek ben vardım.Ben memnun kalşmadığımı ve uygulamanın kısa sürdüğünü söyledim. Uzun kalmaz herhalde. Kİmse memnun değilmiş çünkü. Bu arada, yeni doktorun seansı masaj filan da dahil, 30 dakika zar zor sürmüştü, arada bekleme filan da vardı. Ama Bugün H. hanımın seansı hiç bekleme olmadan 40 dakka sürdü.Yeni doktor 1500 mg karbondioksit vermişti. H.Hanım 2275 mg verdi. Boşuna kıllanmamışım yani. H.Hanım'a pazartesi seansım heba oldu dedim , o da ne yapsın gülüyor ancak.
Bahsetmeyi unuttum, Elma Şekeri'nin kep töreni güzel olmuş, tüm okul mezunları ile beraber Atatürk Spor salonunda yapılmış galiba, Çirkin Ördek Yavrusu'nu da götürmüşler. O cadıdan hiç beklenmeyen bir performans sergilemiş, gıkını çıkarmamış tören boyunca. Ben nerdeyim, burası neresi bunalımı yaşamış herhalde. Yoksa, o çok cazgırdır, Elma Şekeri ne kadar sakin, iyi huylu bir çocuksa, Çirkin Ördek Yavrusu'da bir o kadar, haylaz, huysuz ve arsızdır.Çok özledim ikisini de. Eylül ayında Çirkin Ördek Yavrusu anneanne ve dedesiyle kalacakmış Akyaka'da. Mağazayı açamamış olursam ben de orda olurum o tarihte. (İnşallah açmış olurum dükkanı, o ayrı mesele. Tek açılsın da , onlar buraya gelir, cadaloz kızı zapt edemezlerse.
Dünkü dükkanda fossss çıktı...İçimden okkalı bir küfür savurmak geçiyor.

0 Comments:

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home