alev'in dünyası

Saturday, June 24, 2006

dondurma yedim. suçluyum!!!

blog layouts

blog layouts

sadece dondurma mı yedim sanki. utanacak itiraf ediyorum ama daha birsürü bişeyler yedim.

perşembe akşamı teyzem bizde kaldı. akşama doğru annem,teyzem ve ben canım kocamı evde bırakıp civardaki alışveriş merkezlerii talan etmeye çıktık. Annem olayın baş kahramanı olunca talan etmek deyimi pek bi kifayetsiz kalıyor. Eve en yakın olandan başladık. Annem bence ,htiyacı olmasa da ben de ve Çitos'da gördüğü hemen edinmem lazım diye harekete geçtiği ayaklı kek tabağından almaya karar vermiş olduğu için (kıskanç asla değildir, ama alışverişe çarşı acayip bir zaafı vardır. İhtiyacı varmı yokmu hiç düşünmez mutlaka alır. Hatta babam ALIŞVERİŞ KONUSUNDA TEDAVİ EDİLMESİ GEREKTİĞİNİ SAVUNUYOR) Paşabahçe'den almak istedi ama ben kanına girdim ve Carrefour'un mutfak eşyaları bölümünden 3,50YTL'ye bir tane edinmesine ön ayak oldum. Allahtan beğendi de onu aldık. O da Paşabahçe'nin zaten. Gayette de şık. Paşabahçe'deki çok daha pahalı. Teyzemin Paşabahçeden indirim kartı var, %20 galiba. Hatta kart annemde kalıyor, Ankara'da küçük kızıyla beraber oyun haline getirip ne var ne yok dolduruyorlar eve. Çitos da çok meraklı mutfak eşyalarına, çok da zevklidir allah için. Onda yemek yemek çok keyiflidir, insanın göz zevkini okşar her şey. Annem de öyledir aslında. Ben de onlar kadar olmasa da zevkli şeyler alıyorum allah için. Onlar kadar dediğim, herşeyden tek alternatif var bizim evde. Ama annem ve Çitos'da çeşit çok fazla. Her neyse, Carrefour'dan çıkıldı ve M&S 'a dalındı. Annem bahsi geçen mağazanın hiç bir aksiyonunu kaçırmaz, şu kadar al şu kadar bedava ve benzeri her türlü promosyonunu sonuna kadar kullanır. Anneler günü, babalar günü promosyonlarını Çitos'la beraber kullandılar zaten yani demek istediğim yazlık gardrop tamamlandı, bana göre ihtiyaç kalmadı. Ama, annem bisürü bişey aldı gene kaşla göz arası. İyigünlerde kullansın, sözüm ve gözüm yok allah için. Onca yıl çalıştı,didindi durdu, kolay değil bankacılık yaptı yıllarca, en ilkel sartlarda, emekliliğin keyfini sürecek tabiki.Sonra, teyzemin torunu Elif için salıncak bakmak için Praktiker'e gittik ama bulamadık istediğimiz salıncağı. Sonra, diğer büyük olana geçtik. Orda, Boyner'de ve Joker'de salıncak baktık orda da bulamadık, Boyner'den puzzle ve değişik bir oyuncak aldı teyzem. Ama, Boyner insanı çileden çıkarmak için birebir bir mağaza.Yeterli eleman mı yok nedir , hiçbir oyuncak üzerinde fiyat etiketi yoktu nerdeyse, fiyatlar olmadığı gibibilgi alabileceğimiz eleman da yok, 3 kasa dolaştım üçünde de bir allahın kulu yoktu görevli. Tepemin tası öyle bir attı ki, bir hışımla bulduğum elemana yapıştım, hiç bir şey söylemedim ama, kız yüzifademden tırstı galiba, etrafımda pervane oldu. Neyse, kasalarda inler ve cinler top oynadıkları için üst katta in ve cin dışında başka bir canlı bulunan kasa ararken yorulan altın kızlarda ayakkabı reyonundaki koltuklara attılar kendilerini ben de uzun kuyruklu kasada beklemeye başladım sıramı. Zaten sıcak, klimaların kendine faydası yok, uyku modunda sıramı beklerken önümde her tarafından marka fışkıran hanım kız ,(Zeynep Casalini'ye acayip benziyordu, beni uyandırdığı çığlığı ile farkettim.)
delirmişgibi bağırmaya başladı, afallamış halde ben önce kasaya bağırdığını zannettim, meğer kızına bağırıyormuş, kız da orta son filan kocaman yani. Yanında da bir arkadaşı vardı,pek anlayamadım ama, hiçbirşeye dokunma diye bağırıyordu galiba.Ama kadın kafayı yedi zannettim resmen. Ama kızını görünce anladım ki, kendisi kafayı yemekle kalmamış, kızına da yedirmiş, çocukcağız, resmen embesil bir hale gelmiş. Dişlerinde tel de vardı zaten, (bu teller çocukların salak gibi görünmesinde zaten başlı başına etken) çocuk şaşkın olmuş velhasıl.Çocuğu öyle bir sindirmiş ki kadın o yavrucuğun haline pek bi üzüldüm. Bu durum öyle ilgimi çektiki, kadının sırası gelince, ilgilmeye başladım alışverişiyle. Anlayabildiğim, bir değiştirme yaptı galiba, yeni ürün alınca, para arttı ve kasiyer kız, artan kısım için şeker istermisiniz diye sordu, sevimsiz gucci çantalı, prada terlikli, disel etekli,kırmızı beyaz çizgileri olan tek omuz dekolteli sıkı bir marka olduğu belli olan varlıklı anne, lütfedip kafasıyla onayladı şeker alışverişi, kasiyer kız koşarak 2 tane Haribo şeker paketi getirdi, sümsük bir halde bekleyen kız ,şekeri barkot okunduktan sonra farketti, çünkü kafasını yukarı kaldıramıyor garibim, her neyse annesine şeker mi aldın, hediyemi verdiler siye bikaç soru sordu, anne aldık işte zıkkımlan der gibi verdi şekerleri kızına, kız sevindirik oldu , başka çeşidiyle değiştirebilirmiyim diye sorunca, bir zılgıt daha çekti sevgili anne, ve gittiler.....
O çocuk için gerçekten çok üzüldüm ben. Çocuğum yok ama, çocuklara böyle davranmak ne kadar yanlış. O çocuk büyüyünce ne olabilir bilmiyorum. Ya, gerçekten herkes doğurmasın, doğuran da, çocuk yetirştirmenin ne kadar önemli ve ulvi bir iş, iş demek çok yanlış ama, sorumluluk mu her neyse bunun adı u sorumluluğun bilincinde olsun lütfen.
İş onu doğurmak değil, onu hayata güçlü hazırlamak, onu ruh sağlığı yerinde bir birey olarak hayata hazırlamak, sevgi olmazsa o insanın ne kendisine, ne etrafına, vatan millet ondan vazgeçtim hiç bir şeye faydası olmaz ki.
Ey Kipa Boyner'de gördüğüm, anne müsvettesi, inşallah blogları takip ediyorsundur, ve umarım günün birinde benim blogumdan da haberdar olursun, ve umarım bu potumu okur da, kendinden utanırsın ve umarım ve en önemlisi o badem gözlü kızıma insan muamelesi yapmayı öğrenir ve kızının başı dik dolaşmasını öğretirsin.
Günümüzün devamını yazmak istemiyorum, yine moralim çok bozuldu ağlamak istiyorum!!!!!!

Annem de dün gitti zaten!!!

0 Comments:

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]

<< Home